Gizem Öğretmenin Kaleminden

İyi akşamlar,  Kendimize katkıda bulunmak ve gelişmek istiyorsak mutlaka konfor alanımızın dışına çıkmalıyız. Bize gelen fırsatları değerlendirmek de bu işin bir parçası.  Eğer gelişmek istiyorsak -ki günümüzde olmazsa olmazdır- her gün alışageldiğimiz şeylerin dışında bir şeyler yapmalıyız. Aslında şöyle de diyebiliriz “zorlanmadan gelişemeyiz.”  Aslında birçok şeyi yapabilme potansiyeline hepimiz sahibiz ama “ne gerek var ben böyle iyiyim” ya da “yapamam” diyenler kendi potansiyellerine ket vuruyor.  Yazın Alman olan ve mesleği de Almanca öğretmeni olan Jana ile bir podcast çektik. Jana’yı sosyal medya platformunda takip ediyordum ve bir gün hikayesinde podcast çekeceğini ve birkaç kişiye ihtiyacı olduğunu, ilgilenenlerin mesaj atması gerektiğini paylaşmıştı.  Jana’nın paylaşımını okuyunca hemen yazdım ve bana çok kısa sürede geri döndü çekmek istediği konuyu bildirdi ben de tamam dedim. Öncesinde online bir buluşma planladık ve buluşmaya kadar sürekli görüştük. Ben ona aklıma takıla

Merhabaa sevgili okurlarım,  Şu an okumakta olduğum ve çok çok beğendiğim aslında beğenmekten ziyade çok faydalı bulduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap Uzman Psikolog Esra Ezmeci tarafından yazılmıştır, kitabın adı da “Kadınlar Sıcak Erkekler Soğuk Sever”. Bu kitabı er ya da geç herkes okumalı ama özellikle evlenmeden önce okunmasını tavsiye ederim böylelikle ilişkideki çatışmalar büyük ölçüde önlenmiş olur zira bu kitapta kadın ve erkeğin özelliklerinden fazlaca bahsediyor. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum alın, aldırın ve okuyun, okutun diyorum. ☺️ İçerik kısmına eklediğim fotoğraflara tıklayarak bakabilirsiniz. Eğer aldıysanız, okuduysanız belki yorumlarda belirtmek istersiniz ☺️ Şimdiden keyifli okumalar… 

Kim bilir belki yıllardır öğretmen olanlar da okur 😌 ya da çoktaaan okumuştur bile öğretmen olan herkes, ne dersiniz sizce? Doğan Cüceloğlu yaptıklarıyla yaşıyor hâlâ. O bu hayata köklerini saldı… o kökler hâlâ gittikçe derinleşiyor. İyi ki de böyle derin kökler bırakmış yoksa unutulur giderdi kendisi…  Öğretmen olmak, bir Can’a dokunmak kitabını her öğretmen adayı mutlaka okumalı…  Ya sadece sınıfa girer ders anlatırsınız ya da en az bir Can’a dokunursunuz… tercih sizin… önce okuyun da öyle karar verin derim. ☺️

Çok üzülüyorum çok… oysaki bilgi ve iyilik paylaştıkça güzeldir, sizce de öyle değil mi?  Herkes için öyle değil maalesef… çoğu kişi “aman sakın ha paylaşmamalıyım, aman söylememeliyim, niye söyleyeyim ki” gibi düşüncelere sahip oluyor.  Hatta öyle ki zırnık bile vermez öyle insanlar.  Halbuki insan insana lazımdır, fikir almak ister, sormak ister, bilgilenmek ister, faydalanmak ister ama yok içinde yoksa yok değişmez.  Bense bildiğim bir şey varsa neden paylaşmayayım? Neden söylemeyeyim diye düşünürüm. Benden bir şey eksilmez ki. Karşımdakinin gerçekten o ân bunu bilmeye ihtiyacı vardır. Bilsin o da faydalansın, bildiğim şey bereketlensin enine boyuna tartışalım düşüncesindeyim.  Tabii ki saygı duyuyorum ama özellikle zümre öğretmen olsun olmasın öğretmen arkadaşlar birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunmalı. Tecrübeli olan tecrübesi olmayana mentorluk yapsa ne güzel olur hatta öğrenmeyen ve mutsuz öğrenci kalmaz belki de 🙂 Biz ne kadar etrafımıza bilgi ve iyilik tohumu ekersek o ka

Bizim toplumumuzda alışagelmiş davranışlar kalıp hâline gelmiş. Biz bunu olumlu yönde değiştirebiliriz. Kadınların birçok rolü ve beraberinde birçok sorumluluğu var bunda hem fikiriz kadının fıtratında birçok şeyi aynı anda yapabilme, idare edebilme gücü var bu çok güzel de bir şey. Ama kadınları hizmetçi gibi görmemeliyiz. Bu görüşü de biz kadınlar değiştirebiliriz. Kısacası kadınlar veya anneler artık saçını süpürge etmese mi diyorum?   Çünkü aile demek; takım demek, işbirliği içinde olmak demek, sorumluluk demek, yardımlaşmak demek, fedakarlık demek tüm bunları kadınların üstüne yıkmak olmaz. Varsa çocuklarımıza ailenin bu öneminden aileyi ayakta tutan bu değerlerden bahsetmeliyiz. Hatta eşimize de bu konuda hiç olmazsa ufak ufak içine işlemeliyiz. Evet biliyorum kolay değil yıllarca annesinden, anneannesinden, babaannesinden, teyzesinden, halasından kadınların eşleri ve çocukları adına birçok yükü omuzlarına aldıklarını gördü.  Eşimizden ve çocuklarımızdan bir işin ucundan tutmalar

Halloo, ich möchte mich vorstellen.  Ich heiße Gizem Demirel, bin in München geboren. Ich komme aus der Türkei. Ich lebte bis zu meinem 16. Lebensjahr in Deutschland. Deutschland ist sehr wertvoll für mich und wird auch immer so bleiben. Ich lebe seit 10 Jahren in der Türkei. Ich bin Studentin an der Ondokuz Mayıs Universität. Ich studiere Deutsch als Fremdsprache. Aber ich bin etwas anders als die normalen Studenten, denn ich bin verheiratet und habe zwei Kinder und noch dazu lebe ich nicht in der Stadt wo ich studiere. Als erstes hatte ich die Hacettepe Universität gewonnen aber ich musste bevor meinem 3. Studienjahrgang zur OMÜ wechseln weil diese Universität meiner Heimatstadt viel näher ist. Meine Kinder und meine Familie sind für mich natürlich im Vordergrund. Ich bin fast fertig mit meinem 3. Studienjahrgang. Danach wird’s mit dem 4. Studienjahrgang losgehen nach drei Monaten. In der Türkei darf man in einem Semester (14 Wochen) nur vier mahl fehlen. Das ist etwas anstrengend fü